Tıp eğitiminde geniş bir yer kaplayan Latince adeta Anatomi'nin temelidir. Anatomik terimler sadece Latince kelimeler içermez, bunun yanında Grekçe, Arapça, Almanca ve Fransızca'dan da kelimeler içerebilir. Özellikle Latince ve Grekçe kelimeler yoğunken, yer yer Arapça'ya da rastlamak mümkündür. Azygos, Nucha gibi kelimeler Arapça kökenlidir. Bugün kullandığımız Anatomik terimler ise, sistematik bir şekilde, yıllardır toplanılan konferans ve toplantılar sonucunda düzenlenmiştir. Bu terimler Terminologia Anatomica adlı kitapta toplanmıştır. Başlangıçta terimler uzun ve anlamsız gelebilir fakat zamanla alışacak, hatta bazılarınız zevk bile alacaksınız. Biraz anatominin dilini anlatalım...
Terminoloji Nedir?
Kısaca terim bilimi anlamına gelmektedir. Bir bilim dalında veya sanat dalında kullanılan
teknik terimlerin tümü o bilim dalının terminolojisini oluşturur.
Terminoloji yerine nomenclatura (nomenklatür) terimi de kullanılmaktadır ancak ikisinin anlamı farklıdır. Nomenklatür bir bilim dalına ait terimlerin
üretilmesinde uyulacak temel kuralları belirler.
Nomen: İsim
Calare: İsimlendirmek.
Terim nedir?
Bir bilim veya meslek dalında kullanılan
herhangi bir kavramı veya bir yapıyı ifade eden kelimelere terim denir. Köken itibariyle Latince olan kelime terminus (sınırlandırmak: kısıtlamak: belirlemek) sözcüğünden türetilmiştir.
Günümüzde tıp literatürü kaç kelimeden oluşmaktadır?
Yaklaşık 170.000 terim vardır. Her geçen gün bu terimlere yenileri ilave olmaktadır.
Bu terimlerin
kökeni nedir?
Bu terimlerin büyük çoğunluğu Latince ve Grekçe kökenlidir. Ancak az sayıda da olsa
farklı dillere (Almanca, Fransızca ve Arapça) ait kelimelere de rastlanmaktadır. Son yıllarda İngilizce terimlerinde yaygın olarak tıbbi terminolojiye girdiğini
görmekteyiz.
Bu terimler ne
zamandan beri kullanılmaktadır?
Tıbbi terminolojinin tarihi tıp tarihi
kadar eskidir. Ancak günümüzde kullanılan tıbbi terimlerinin en eski olanları
antik Grek kültürüne kadar uzanmakta olup Hippocrates’e (MÖ: 460-370) aittir.
Bronchus: Soluman,
bronş,
Acromion: Omuz
çıkıntısı
Peritoneum: Karınzarı
Melaena: Karadışkı,
Phlegmone: Yangı
Chorda: Yay, kordon, tel,
iplik
Aristoteles (MÖ: 384-322) ise bugün kullandığımız birçok temel tıbbi terimi tanımlamıştır.
Neuron: Sinir
Meninx: Beyinzarı
Aorta: İlkatar, ana
atardamar
Arteria: Atardamar
Trachea: Nefes borusu, solukluk
Diaphragma: Bölmeç, böleç, diyafram
Pancreas: Tümet, uykuluk, pancreas
Amnion: Dölzarı, fetusu saran zar
Chorion: Dölörtüsü
MS. Birinci asırda yaşamış olan Efesli Rufus ise yaşadığı
çağa ait anatomik terimleri bir liste (Elementary Treatise of Anatomy: Basit
Anatomi Kitapçığı) haline getirmiştir.
Bu açıdan bakıldığında Rufus Tıbbi
Terminolojinin kurucusu olarak telakki edilebilir.
Kafatasının içinde ensefal [beyin] bulunur; ensefal meninkslerle [beyin zarları] kaplıdır; meninkslerden bir tanesi daha kalın, daha dayanıklı ve kemiğe daha
yapışıktır (duramater); diğeri, daha ince, ancak yine dayanıklı ve en az
düzeyde olmakla birlikte ensefale
yapışıktır. Ensefalin üst yüzeyine variköz (kıvrımlı) denir; alt
ve arka kısmına ise baz [taban] adı verilir; bazdan köken alan uzantı ise parensefal [beyincik] olarak adlandırılır.
Roma imparatorluğunun MÖ birinci yüzyılda
ortaya çıkışıyla imparatorluğun resmi dili olan Latince tıbbi terminolojide yerini almaya başlamıştır.
Başlangıçta hem Grekçe ve hem de Latince
terimler ortak olarak kullanılmıştır. Bu
birlikte kullanıma en iyi örnek Galenos’tur.
Galenos (129-201) Bergama doğumlu olup hayvanlar (Maymun, keçi, domuz) üzerinde yaptığı diseksiyonlar ile anatomi bilimine önemli katkılar
sağlamıştır.
Galenos’tan gelen anatomik terimlerden bazıları;
Gluteus (L): Kabaet,
Pylorus (Gr): Kapıcı,
Allantois (Gr): Sucuk,
Coccygis (Gr): Kuyruk kemiği
Epiphysis (Gr):Üstte büyümüş, uzun kemiklerin ucu, epifiz bezi
Pylorus (Gr): Kapıcı
Thymus (Gr): Kekik
Celsus ise Latince olarak yazdığı eserinde (De Re Medicina: Tıbbi Konular Hakkında) çeşitli anatomik terimleri ilk kez
kullanmıştır.
Os: Kemik
Musculus: Kas
Costa: Kaburga
Sutura: Kikiş
Patella: Diz
kapağı kemiği
Cartilago: kıkırdak
Latincenin bilim dili olarak
kullanılmasıyla birlikte Grekçe kökenli kelimelerde Latince olarak yazılıp okunmaya
başlanmıştır.
XI-XIII. yüzyıllar arasında
Avrupa’da ortaya çıkan çeşitli çalkantılar ve ortaçağ kültürü eğitimde de sıkıntılara sebep olmuştur.
Ancak Avrupa’daki bu sıkıntılı dönem
yaşanırken VIII-IX. yüzyıllarda İslam medeniyetinin
yükselişine paralel olarak antik çağa ait bilgi
birikimi Arapçaya tercüme edilerek
geliştirildi.
İslam dünyasının ilimdeki üstünlüğü XV.-XVI. Yüzyıla kadar devam etmiştir.
Bağdat Tıp Okulunun IX. ve X. Yüzyıllarda
kabul ettiği ilmi metot anlayışını, (Bilinenden bilinmeyene
gitmek, olaylardan sebeplere varmak ve hakikat olarak yapılan tecrübelerden
ispat edilmiş olanı kabul etmek) Avrupa
XIII. Yüzyılda Roger
Bacon’la benimsemiştir.
İslam dünyası ile Avrupa arasındaki
çeşitli ilişkiler neticesinde XII. yüzyılın son yarısından itibaren İslam
eserlerinin Latinceye tercüme edilmeye başlaması birçok Arapça terimin bilim diline girmesine yol açmıştır.
Ancak bu terimler matematik, cebir, kimya
alanında daha fazla iken tıp alanında daha az olmuştur.
Azygos (Ar): Tek,
eşsiz, eşi olmayan
Nuchae (Ar): Ense
Saphenus (Ar): Saklı,
gizli
Avrupa’da ortaçağ döneminde
üniversitelerde okutulan ders kitaplarını XII. ve XIII. Yüzyılda İspanya,
Sicilya ve İtalya’da yapılan tercüme eserler oluşturmuştur.
Bu eserlerin en meşhuru İbni Sina’nın
(980-1037) El-kanun fi’t-Tıb kitabıdır. Bu sayede İslam dünyasında
gelişen bilim Avrupa bilim hayatına damgasını vurmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder